Ukrayna Krizi: İstihbarat Savaşı Arasında Kalan Diplomasi, İşgal Olasılığı (Ocak 2022)
Son günlerde dünyanın gözü kulağı Ukrayna - Rusya arasındaki gerilime odaklanmış durumda. Rus ordusunun 100 binden biraz fazla askeri unsurlarını Ukrayna sınırına yakın bölgeye konuşlandırması ve ayrılıkçı bölge olan Donbass'daki Rus yanlısı grupların hareketliliği Kiev yönetimini rahatsız ederken, gerilime "iç politikadaki bir sorun" olarak gören Moskova yönetimi dışında herkesi de tedirgin etmiş durumda. Birkaç ay önce "Slavların kendi arasındaki bir mesele, dolayısıyla üçüncü herhangi bir ülkenin bu soruna taraf ya da arabulucu olması gereksiz" diyen Kremlin, bugün NATO ve ABD'nin olağanüstü hareketliliği arasında siyasi ve askeri stratejilerini acil olarak harekete geçirip geçirmemekle yüzleşiyor. Ocak ayının ilk haftasında Kazakistan'da yaşanan gelişmeler nedeniyle görmezden gelinen istihbarat birimlerinin kendi aralarındaki çekişmesi sorunun boyutunu daha da yükseltirken, savaş suçlusu olmama ya da mağduriyet yaratmama adına geliştirilmeye çalışılan diplomatik yöntemler de bu raporların arasında gücünü kaybediyor. Bu yazıda Ukrayna - Rusya arasındaki gerilimin geldiği son aşamayı ve istihbarat birimlerinin diplomatlara gönderdiği raporların arka planını aktarmaya çalışacağım.
Ukrayna'nın Önemi
Eski ABD ulusal güvenlik danışmanı Brzezinski Rusların Avrasya ideallerinin temel noktasını Ukrayna'ya bağlamakta ve Büyük Satranç Tahtası adlı eserinde "Avrasya'ya sahip olmak isteyen önce Ukrayna'yı ele geçirmelidir" şeklinde değerlendirme yapmaktadır. Benzer şekilde siyaset bilimci Samuel Huntington da "Rusya'nın güvenliği Ukrayna'dan geçmektedir, Ruslar Ukrayna'nın batılılaşmasını asla kabul edemezler" demiştir. Soğuk Savaşın mimarı George Kennan da NATO'nun genişlemesiyle ilgili uyarılar yaparken Ukrayna'ya dikkat çekmiş ve Ukrayna'nın NATO'ya alınmasının sakıncalarından bahsetmiştir. Bu temel yaklaşımların altında Rusların Ukrayna'ya yönelik atfettiğini tarihsel, milli, etnik ve dini değerler yatmaktadır. Rus entelektüelleri, diplomatlar, askeri uzmanlar, tarihçiler ve dini karakterler Ukrayna'nın kendi parçalarından biri olduğunu kabul etmekte ve Ukrayna'nın Ruslar eliyle yönetilmesi dışında herhangi bir diğer seçeneğin kabul edilemez olduğunu vurgulamaktadırlar. Ruslar kendi milli kimliklerinin doğuşunu Kiev Knezliğine bağlamakta ve büyük Rusya ideallerinin temelinin Ukrayna'dan geçtiğini söylemektedirler. Dolayısıyla Rusların en zayıf noktasının Ukrayna olduğu bilinmelidir.
Rusya içerisinde gerek siyasi partiler bazında gerekse de diğer muhalif grup ya da kişiler bazında konsolide olunmuş tek konunun Ukrayna krizi olduğu açıktır. Ruslar bu konuda taviz vermemekte ve Ukrayna meselesini kendi güvenlik anlayışları içerisinde kırmızı çizgi olarak kabul etmektedirler. Dolayısıyla bu krizde Rusların blöf yaptığını söylemek çok iddialı bir tespittir.
Moskova'nın Talepleri
Rusya devlet başkanı Vladimir Putin geleneksel olarak düzenlediği yıllık basın toplantısında Bolşeviklerin lideri Lenin'i Ukrayna meselesinden dolayı üstü kapalı şekilde eleştirmiş ve Ukrayna devletinin kurulmasının yanlış olduğunu vurgulamıştır. Putin ve üst düzey Kremlin yetkilileri Ukrayna'yı kendi ulusal sınırları içerisinde kabul etmektedirler. Dolayısıyla Moskova'nın taleplerini ve diplomatik ve askeri girişimlerini bu perspektiften okumak zaruridir. Bu perspektif dışında yapılan değerlendirmeler, uluslararası hukuka bağlı kalınarak ortaya konulan analizler Rusya bağlamında çok da gerçekçi değildir. Bunun en önemli yakın dönemdeki örneği 2014 yılında tüm uluslararası hukuk ve normlara rağmen gerçekleştirilen Kırım'ın ilhakıdır.
Rus güvenlik uzmanları Ukrayna'yı Rusya'ya karşı Batı'nın kullandığı bir unsur olarak görmektedirler ve Ukrayna yönetiminin meşru olmadığını her fırsatta dile getirmektedirler. Batı'nın elinde bir araç olduğunu düşündükleri Ukrayna'ya yönelik olarak Batı'dan istedikleri talepler ise NATO'nun siyasi ve güvenlik politikaları üzerinden gelişmektedir. Temel olarak Kremlin, NATO’nun Doğu Avrupa’daki birliklerini geri çekmesi ve Ukrayna’nın NATO’ya dahil edilmeyeceğinin garantisinin sağlanmasını talep ediyor.
Kremlin'in İşgal Politikası
Rus güvenlik kaynaklarına dayanan bilgiler doğrultusunda Rus ordusu Kasım 2021'de Ukrayna'nın doğusuna yönelik askeri harekat konusunda Kremlin'den tam yetki aldı. Bu doğrultuda Ukrayna'nın kuzeyinden ve doğusundan dört cepheye ileri güç askeri ordu konuşlandırıldı. Bunun yanı sıra geri hattında önce aralık ayında olmak üzere daha sonra da ocak ayında devam ettirilen iki ordu daha yerleştirildi. İngiliz istihbarat servislerinin açıkladığı bilgilere dayandırılan haberlerde 120 bine yakın asker Ukrayna sınırında savaşa hazır şekilde bekletiliyor.
Rus ordusunda görev yapmış eski uzman askerlerin verdiği bilgiye göre Aralık 2021'de Ocak 15'te başlamak üzere Rusya ordusunda görevli askerlere savaş talimatnamesi verildi. Buna göre sınır boylarında görevli askerler 15 Ocak'ta harekete geçirilmek üzere hazırlandı. Plana göre 15 Ocak 2022 tarihinde Rus ordusu Ukrayna'nın doğu ve kuzeyden giriş yapacak, Kırım'dan gelecek askeri birlikler ile Kiev yönetimi etkisiz hale getirilecekti.
İstihbarat Savaşları
Rus ordusunun harekete geçmesini sağlayacak olayın Kiev tarafından yapılacak askeri bir saldırının sebep olacağı yönündeydi. Bu yönde Kremlin tarafından ilk açıklamalar 2021 yaz aylarında gelmiş ve Kırım bölgesine yönelik olarak Ukrayna ordusunun saldırı hazırlığında olduğu bilgisi Kremlin'e istihbarat birimlerince ulaştırılmıştı. Bu iddiayı reddeden Kiev yönetimi ise tam aksine Rus askeri hareketliliğinin olduğunu ve Donbass'taki Donetsk ve Lugansk cephelerine askeri silahların verildiği iddia edilmiş, Rusların geniş çaplı askeri bir hareketa hazırlandığını bildirmişlerdi. Bu iddiaların en büyüğü ise harekata kısa bir zaman kala ABD'den geldi. ABD Dışişleri Bakanı Blinken, CIA raporlarına dayanan bilgi doğrultusunda Ukrayna ordusu içerisine yerleştirilen FSB ajanlarının Donbass'ta bulunan Rus destekli gruplara ve Kırım'daki Rus askerlerine kontrollü ve bilinçli şekilde saldıracakları bu saldırı sonrası ise Rus ordusunun harekete geçeceği yönündeydi (false flag). Kamuoyuna yapılan açıklamalar dünya basınında sondakika olarak geçerken Kremlin bu iddiaları reddedip yine güvenlik uzmanlarına dayandırılan bilgi doğrultusunda yapılması planlanan harekatı ertelemek zorunda kaldı.
Hassas bir dönemin içinde diplomasinin yetersiz kaldığı durumda istihbarat raporları ve güvenlik birimlerine iletilen bilgiler en değerli kaynak olarak görülmekte. Askeri hareketlilliğin arttığı Ukrayna'nın doğusunda her olay ve durum incelikle değerlendirilirken rafine edilen bilgiler uzmanlar eşliğinde devlet liderlerine gönderiliyor. Bu bağlamda Donbass'ta istihbarat savaşlarının yaşandığını söylemekte hiçbir bahis yok.
İşgal Tarihi
Türkiye'de siyasi, askeri ve uluslararası ilişkiler uzmanları Rusların blöf yaptığını söyleye dursun Batı'dan yapılan açıklamalarda Rusların ciddi bir şekilde işgale hazırlandığı ısrarla belirtiliyor. İç politikada çok farklı bir yüze sahip olan Ruslar kendi halkı tarafından herhangi bir tepki ya da karşıt görüşle karşılaşmadığı gibi ülke içerisinde son dönemlerde iktidar partisi olan Birleşik Rusya'ya karşı politikalar geliştiren Komünistler başta olmak üzere tüm siyasi grup ya da yapılar tarafından Ukrayna politikası destekleniyor. Ayrıca Ortodoks Kilisesi tarafından yayınlanan bildirilerde de Kiev Katedralinin otesafallık alması nedeniyle işgal altında olduğu belirtilerek Kiev'in bağımsızlığını kazanmasının dini açıdan da gerekli olduğu görüşü vurgulanıyor. Dolayısıyla Ukrayna meselesi Ruslar tarafından kendi iç meselerinin bir parçası olduğunu düşünülüyor. Böyle bir desteği almış olan Kremlin'in iç politikada elinin çok güçlü olduğunu söylemek gerekiyor. Bu ortamda Rus ordusunun Ukrayna sınırlarından geri çekilmesini beklemek ve herhangi bir siyasi kazanım elde etmeden olayların yatışmasını iddia etmek hiç de gerçekçi bir senaryo değil. Haliyle bu noktada en önemli soru Rusların ne zaman harekete geçeceği oluyor.
Rus güvenlik uzmanlarına göre şubat ayının ilk haftasında Duma meclisinde Donbass bölgesindeki ayrılıkçı grupların cumhuriyet olarak kabul edilmesi oylanacak ve bu bölgenin yakın gelecekte Kırım'a benzer şekilde Rusya'ya katılacağı değerlendirilmekte. Duma meclisinden geçecek olan yasaya karşı Ukrayna ordusunun Donbass'a yönelik askeri bir harekata kalkışacağı ve dolayısıyla da Rus ordusunun harekete geçeceği düşünülüyor. Bunun için de Rus ordusunun önümüzdeki şubat ayında işgale başlayacağı planlanmakta. Benzer şekilde ABD Başkanı Biden da şubat ayını işaret ederek Rusların işgale hazırlandığını söylemekte. Bu nedenle şubat ayı içerisinde Donbass ve çevresindeki askeri hareketliliği yakından takip etmekte yarar var.
Yorumlar
Yorum Gönder