Kayıtlar

2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Rusya’yı Okuyamamak: Ukrayna Savaşında Yanlış Analizlerin Tekrarı ve Sahadaki Gerçekler

Resim
  Uluslararası ilişkiler literatürü, devletlerin davranışlarını rasyonel çıkar hesapları ya da klasik teoriler üzerinden açıklamayı uzun süre temel yöntem kabul etti. Ancak Rusya örneği, bu şematik okumaların çoğu zaman yetersiz kaldığını gösteriyor. 2014’te Kırım’ın ilhakı, 2022’de Ukrayna’ya yönelik geniş çaplı saldırı ve bugün gelinen noktada yaşanan yeni cephe çatışmaları, “Rusya’yı okuyamama” sorununu uluslararası akademi dünyasında defalarca gözler önüne serdi. Pek çok uzman Kremlin’in askeri hamlelerini blöf olarak değerlendirdi, saldırı ihtimalini küçümsedi veya savaşın birkaç haftada biteceğini öngördü. Daha yakın dönemde ise Donald Trump’ın yeniden ABD Başkanı seçilmesiyle barışın hemen tesis edileceğini, hatta Alaska görüşmesi sonrasında sürecin hızlanacağını iddia eden yorumcular öne çıktı. Bu tahminlerin hiçbiri sahadaki gerçeklerle örtüşmedi. Rusya’yı doğru analiz edebilmek için yalnızca diplomatik protokollere, normatif çerçevelere ya da Batı merkezli teorilere y...

Rusya’da Stratejik Şirketlerin Kurumsal İşlevi

Resim
  Devlet ile ekonomi arasındaki ilişki, siyasal kurumların yapısal doğasına ve tarihsel evrimine bağlı olarak farklı biçimlerde tezahür etmiştir. Bu ilişki modernleşme süreci boyunca çeşitli teorik çerçevelerle tanımlanmış; liberal perspektiflerde sınırlı bir düzenleyici devlet modeli öne çıkarken, müdahaleci veya otoriter rejimlerde ise ekonomik alanın siyasal otoriteye entegre edilmesi belirleyici olmuştur. Özellikle 21. yüzyılın otoriterleşen siyasal sistemlerinde, bu ayrımın çok daha geçirgen ve melez bir forma evrildiği gözlemlenmektedir. Devlet, yalnızca hukuki otorite ya da idari kapasiteyle değil; aynı zamanda şirketler aracılığıyla ekonomik, toplumsal ve jeopolitik düzlemlerde yeniden konumlanmaktadır. Bu durum, şirket-devlet ilişkisinin salt ekonomik işlevler üzerinden değil, siyasal ve yönetsel bağlamlar çerçevesinde de analiz edilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu dönüşüm, özellikle Rusya Federasyonu örneğinde belirginleşmektedir. Sovyetler Birliği’nin çözülmesinin ardı...

Bir Krizi Yönetmek mi, Bir Düzeni Kurgulamak mı? Rusya’nın İsrail–İran Savaşı Stratejisi

Resim
 Ortadoğu’nun yapısal kırılganlıkları, tarihsel olarak yalnızca bölge içi aktörleri değil, küresel güçleri de doğrudan pozisyon almaya zorlayan bir güvenlik mimarisi üretmiştir. Son olarak İsrail ile İran arasında patlak veren silahlı çatışma, bu mimarinin en hassas noktalarını yeniden harekete geçirmiş; konvansiyonel güvenlik parametrelerinin ötesine taşan, diplomatik, ekonomik ve stratejik çok katmanlı bir kriz ortaya çıkarmıştır. Bu kriz, sadece iki devlet arasındaki çatışma olarak değerlendirilemeyecek denli karmaşık; bölgesel denklemle sınırlı tutulamayacak denli çok yönlüdür. Söz konusu çatışma, İran’ın nükleer altyapısına yönelik İsrail kaynaklı müdahalelerle ivme kazanmış; karşılıklı saldırılar hızla derinleşerek hava saldırıları, nükleer çatışma ihtimali, enerji güvenliği ve uluslararası hukuk tartışmalarını içeren bir güvenlik açmazına evrilmiştir. Bu noktada dikkat çeken en kritik unsur, savaşın yalnızca yerel etkiler doğurmaması; aynı zamanda küresel sistemin güç dağı...