Kayıtlar

Bir Krizi Yönetmek mi, Bir Düzeni Kurgulamak mı? Rusya’nın İsrail–İran Savaşı Stratejisi

Resim
 Ortadoğu’nun yapısal kırılganlıkları, tarihsel olarak yalnızca bölge içi aktörleri değil, küresel güçleri de doğrudan pozisyon almaya zorlayan bir güvenlik mimarisi üretmiştir. Son olarak İsrail ile İran arasında patlak veren silahlı çatışma, bu mimarinin en hassas noktalarını yeniden harekete geçirmiş; konvansiyonel güvenlik parametrelerinin ötesine taşan, diplomatik, ekonomik ve stratejik çok katmanlı bir kriz ortaya çıkarmıştır. Bu kriz, sadece iki devlet arasındaki çatışma olarak değerlendirilemeyecek denli karmaşık; bölgesel denklemle sınırlı tutulamayacak denli çok yönlüdür. Söz konusu çatışma, İran’ın nükleer altyapısına yönelik İsrail kaynaklı müdahalelerle ivme kazanmış; karşılıklı saldırılar hızla derinleşerek hava saldırıları, nükleer çatışma ihtimali, enerji güvenliği ve uluslararası hukuk tartışmalarını içeren bir güvenlik açmazına evrilmiştir. Bu noktada dikkat çeken en kritik unsur, savaşın yalnızca yerel etkiler doğurmaması; aynı zamanda küresel sistemin güç dağı...

Rusya Nükleer Silahı Tercih Eder Mi?

Resim
Rusya-Ukrayna Savaşı, 2022 Şubat ayında başlayan klasik bir askeri operasyon olmaktan hızla çıkarak küresel jeopolitik dengeleri derinden sarsan çok boyutlu bir krize doğru gidiyor. Bugün savaş, sadece cephe hatlarından ibaret değil; derin saldırılar, psikolojik operasyonlar ve stratejik doktrinler üzerinden şekilleniyor. Mayıs ayının son günlerinde yaşanan gelişmeler ise, savaşın farklı bir boyuta evrilme potansiyelini bizlere göstermekte. Bryansk ve Kursk gibi sınır bölgelerindeki sabotajlar, Rusya'nın iç güvenliğinin dokunulmaz olmadığını açıkça ortaya koydu. Bunun yanı sıra Rusya'nın stratejik derinliğinde bulunan Belaya, Ivanovo Severny ve Olenya hava üslerine yönelik geniş kapsamlı İHA saldırıları, Kremlin’in yalnızca askeri kapasitesini değil, aynı zamanda prestijini ve psikolojik üstünlüğünü de hedef aldı. Bu durum, Moskova'nın tarihsel olarak koruduğu “dokunulmaz iç coğrafya” kavramını ciddi anlamda sorgulamasına yol açıyor. Kremlin’in bu saldırılara yanıtı asker...

Rus Devlet Aklının Eşiğinde Bir Oluşum Russkaya Obshchina

Resim
Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra Rusya sadece siyasi sınırlarını değil, tarihsel kimliğini ve ideolojik ruhunu da yeniden inşa etmek zorunda kaldı. Bu yeniden inşa süreci, Kremlin’in yalnızca parlamentolarla, mahkemelerle ya da resmi güvenlik kurumlarıyla sınırlı olmayan; çok daha esnek, görünmez ve çoğu zaman hesap vermez bir güç mimarisi geliştirmesiyle ilerledi. İşte tam da bu noktada, Rusya’nın resmi devlet aygıtlarının gölgesinde sessizce büyüyen hibrit yapılar sahneye çıkmaya başladı. Bu yapılardan biri, adı ilk duyulduğunda sıradan bir etnik-dini topluluk izlenimi veren ama derinlemesine incelendiğinde ideolojik bir savaş makinesine dönüştüğü görülen Russkaya Obshchina’dır. Ne tamamen sivil ne de bütünüyle devlete dışsal olan bu oluşum, Rusya’daki yeni otoriter düzenin adeta “el sürülmeden” müdahale eden, sorumluluk almadan etki üreten uzantılarından biridir. Özellikle Ukrayna Savaşı’nın patlak vermesiyle birlikte Russkaya Obshchina, yalnızca düşünce dünyasında değil, saha...

Avrasya’nın Saklı Aklı: Rusya'nın İç Ve Dış Politikalarına Yakından Bakış

Resim
Rusya, yalnızca bir ülke değil; bir medeniyet iddiasıdır. Tarih boyunca hem Batı'nın hem de Doğu'nun zihinsel haritalarında daima ayrıksı bir yer işgal eden bu büyük güç, bugün gerek Ukrayna savaşı gerekse küresel güç dengelerine etkisiyle yeniden merkeze oturmuş durumda. Ancak Rusya üzerine yapılan analizlerin çoğu, hâlâ yüzeysel ve dış gözleme dayalıdır. Avrasya’nın Saklı Aklı işte tam bu noktada devreye giriyor: Rusya’yı anlamaya çalışan herkes için hem teorik hem de pratik düzlemde yeni bir kapı aralıyor. Bu kitabı kaleme alırken temel gayem, Rusya’yı yalnızca siyasi karar alıcıların penceresinden değil, aynı zamanda sokaktaki vatandaşın ruh dünyasından da okumaktı. Kremlin'in stratejik aklını, dış politikasını, askeri doktrinlerini çözümlemek kadar; sıradan bir Rus’un devletle kurduğu ilişkiyi, gündelik hayat pratiklerini ve tarihsel belleğini de anlamaya çalıştım. Çünkü bana göre bir devleti anlamak, o devletin insanını anlamaktan bağımsız düşünülemez. Avrasya’nı...

Zaman Kazanmak mı, Barış Aramak mı? Putin’in Stratejik Çağrısı: “15 Mayıs’ta İstanbul’da Görüşelim”

Resim
Savaşın dili uzun zamandır silah sesleriyle konuşuyor. Ancak şimdi, diplomasi yeniden sesini duyurmaya çalışıyor — hem de İstanbul’dan. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 15 Mayıs’ta Ukrayna ile “ön koşulsuz” doğrudan görüşmeler yapma çağrısı, yalnızca çatışmanın seyrini değil, aynı zamanda uluslararası siyasetin ağırlık merkezini de İstanbul’un tarihi masalarına taşıyor. Bu çağrı, Avrupa’nın dört başkentinden gelen 30 günlük ateşkes talebinin hemen ardından, gece saatlerinde Kremlin’den yapılan sürpriz bir açıklamayla duyuruldu. Avrupa liderleri Kiev’de Ukrayna’ya dayanışma mesajları verirken, Putin aynı gün içinde daha yumuşak ve diplomatik bir tonda konuşmayı tercih etti. Bu çelişki, sadece zamanlama açısından değil, içerdiği stratejik niyet açısından da dikkat çekiciydi. Barışa açılan bu pencere, gerçekten samimi bir girişim mi, yoksa zaman kazanmaya yönelik taktiksel bir manevra mı? Bu yazıda, uzun süredir hem savaşın sahadaki gelişmelerini hem de diplomatik kanallardaki çal...